Dijitalleşmenin hız kazandığı günümüzde, reklamcılık dünyası da yeni teknolojilerle şekilleniyor. Geleneksel televizyon izleme alışkanlıklarını dijitalleşmenin olanaklarıyla birleştiren Bağlantılı TV (CTV), hem izleyicilere daha kişiselleştirilmiş bir deneyim sunuyor hem de markalara daha etkili bir reklam platformu sağlıyor. Türkiye de, bu hızlı gelişimden geri kalmayarak, CTV teknolojisini benimseyen ve yenilikçi kampanyalarla öne çıkan ülkeler arasında yer alıyor. Bu yıl 30 milyar doları aşan CTV harcaması Türkiye’de de katlanarak büyüme potansiyeli barındırıyor.
Bağlantılı TV (CTV), izleyicilere farklı türde içeriklere kolayca erişim imkanı sunarak, küresel ölçekte reklamcılık dünyasında hızla büyüyen bir kanal haline geliyor. eMarketer’in yakın tarihli raporuna göre, yalnızca ABD’de CTV reklam harcamalarının 2024 yılında yüzde 22,4 oranında artarak 30,10 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu rakam, CTV’nin reklamcılık sektöründe nasıl bir devrim yarattığını açıkça ortaya koyuyor. Ancak bu büyüme yalnızca küresel pazarlarla sınırlı değil; Türkiye, bu alanda güçlü bir şekilde ilerleyerek dikkat çeken bir konuma ulaşıyor.
CTV, reklamverenlere yaratıcı ve hedef odaklı kampanyalar aracılığıyla geniş kitlelere ulaşma fırsatı sunuyor. Özellikle belirgin izleme alışkanlıklarına sahip kitlelere ulaşma becerisi, markaların daha etkili stratejiler geliştirmesine olanak tanıyor. CTV’nin genellikle film ve TV şovları gibi içerik tüketimine odaklanması, daha sinematik ve dikkat çekici reklam deneyimlerine zemin hazırlıyor. Bu da, diğer cihazlara kıyasla izleyicilerin dikkatini daha fazla çekerek reklamların performansını ve etkinliğini artırıyor.
Ancak bu avantajlara rağmen, CTV’nin gelişimiyle ilgili bazı zorluklar devam ediyor. Özellikle, belirli bir kitleyi veya bireyi doğrudan hedefleme (addressability) yeteneği açısından şeffaflık ve kontrol eksikliği, platformun henüz tam anlamıyla olgunlaşmadığını gösteriyor. Reklamların nerede gösterildiği ve kimlerin neyi izlediğine dair kapsamlı raporlamalar olmadan, reklamverenler erişim ve performansı etkili bir şekilde ölçmekte zorlanıyor. Yine de, kimlik engelinin çözülmesi ve teknolojinin hızla ilerlemesiyle bu alanda umut verici gelişmeler yaşanıyor. Bu yenilikler, CTV’yi çapraz platform reklam stratejilerinin merkezi konumuna taşıma potansiyeli sunuyor.
Türkiye, dünya genelinde hızla gelişen CTV teknolojisi alanında önemli bir ivme yakalayarak küresel ölçekte giderek güçlü bir oyuncu haline geliyor. Türkiye’deki CTV çalışmaları, yalnızca yerel başarılarla sınırlı kalmıyor; birçok gelişmiş pazarı geride bırakan yenilikçi çözümler sunarak uluslararası dikkat çekiyor. Reklamverenler, CTV’nin sunduğu olanakları hızla benimseyerek, özellikle hedef kitle segmentasyonu, ölçümleme ve yeniden hedefleme gibi kritik alanlarda güçlü stratejiler geliştiriyor.
Türkiye’nin bağlantılı cihazların yaygınlaşması, genç nüfusun teknolojiye olan ilgisi ve dijitalleşmenin hızlanması gibi avantajları, bu teknolojinin reklamcılık ekosistemine entegrasyonunu kolaylaştırıyor. Bu adaptasyon sayesinde Türkiye, CTV teknolojilerinin globaldeki gelişim hızına ayak uydurarak sektörde fark yaratıyor.
Başarı öyküsü artıyor
Türkiye’de CTV’nin yenilikçi kullanımına en güzel örneklerden biri, BMW Türkiye’nin Adform ile gerçekleştirdiği kampanya olarak karşımıza çıkıyor. BMW, 4 Serisi için hedef kitlesine ulaşmayı amaçlayan yenilikçi bir kampanyada CTV’yi merkeze aldı. Adform FLOW, reklamverenlere sesli, Bağlantılı TV (CTV), dijital açıkhava reklamları ve dijital oyun gibi farklı kanallarda kampanyaları, kullanıcı dostu bir arayüzle, tek bir platform üzerinden yönetme imkanı sağlıyor. BMW Türkiye, Adform’un bu çok kanallı işlevselliğinden ve CTV alanındaki uzmanlığından faydalanarak kampanyasını başarıyla hayata geçirdi.
BMW, HbbTV protokolünü kullanarak bağlantılı TV cihazlarındaki kullanıcılara etkin bir şekilde ulaştı. Kanallar arası veri analizi sayesinde, BMW web sitesini ziyaret eden veya mevcut kampanyalarla etkileşimde bulunan CTV kullanıcıları tespit edildi. Kampanya süresince, CTV cihazlarında gösterilen banner reklamlarla izleyiciler özel bir mikro siteye yönlendirildi. Bu mikro sitede kullanıcılar, yerel BMW bayisi tarafından iletişim almak için telefon numaralarını kaydedebildi. Bu bilgiler, entegrasyon yoluyla doğrudan BMW’nin CRM sistemine aktarılarak süreç tamamen otomatik hale getirildi. Ayrıca, Adform’un DSP teknolojisi, CTV kullanıcılarını sosyal medya dahil diğer dijital kanallarda yeniden hedefleme imkanı sundu. Kampanya, farklı renklerdeki BMW 4 Serisi otomobillerin sunulduğu A/B testleriyle optimize edildi ve en çok tıklama alan araç öne çıkarılarak reklam performansı artırıldı.
BMW Türkiye’nin CTV’yi çok kanallı bir kampanyanın parçası olarak kullanması, dönüşüm oranlarını çarpıcı bir şekilde artırdı. Kampanya sonuçları şu şekilde özetlenebilir: Diğer reklam kanallarına kıyasla yüzde 63 daha yüksek dönüşüm oranı kaydedildi. Ayrıca, yüzde 95 görüntülenme oranı, 883 adet doldurulan talep formu ve 1,8 milyon haneye erişildi.
Türkiye, CTV teknolojisinin sunduğu potansiyeli hızla benimseyerek, bu alanda global ölçekte dikkat çeken bir konuma ulaşıyor. Reklamverenler, CTV’nin sunduğu yaratıcılık ve hedefleme fırsatlarını etkili bir şekilde kullanarak hem yerel hem de uluslararası başarı hikayelerine imza atıyor. BMW Türkiye’nin örnek kampanyası, Türkiye’nin CTV alanındaki yenilikçi vizyonunu ve adaptasyon hızını gözler önüne seriyor. Bu ivme, CTV’nin yalnızca reklamcılıkta değil, aynı zamanda tüketici deneyiminde de devrim yaratmaya devam edeceğini gösteriyor. Türkiye, CTV’yi bir adım öteye taşıyarak, global pazarda lider oyunculardan biri olmaya kararlılıkla ilerliyor.